24 Mayıs 2014 Cumartesi

Kahraman





            Ciddi bir biçimde klasik müzik dinlemeye yeni başladığım dönem, üniversitedeki ilk yılımın ilk dönemlerine tekabül ediyordu. 5 yaşımdan beri piyano dersi alırım, ama klasik müzikle “herkesçe bilinen eserleri" bilmem dışında hiçbir bağlantım bulunmaz. İlginç değil mi? Oysa bu benim kişiliğim için hiç de ilginç değil. Bana enteresan gelmeyen bir konuyla vakit kaybetmek istemem genelde. Ama hem klasik müzik bilgimin kısıtlı olmasının verdiği dürtü hem de piyano üzerine yazdığım bestelerde bir esin kaynağı arama yönelimi ile kendimi bu dünyanın içinde “bir şekilde" buldum.
             Dinledikçe dinledim, neredeyse her gün dinledim. Ama bana “işte bu… olağanüstü...” laflarını söyletecek, klasik müziği benimsememi sağlayacak yücelikte bir esere denk gelemedim. Solfej hocamdan aldığım öneriler, benim klasik müzikle ilgili "hava yastığımı" oluşturuyordu. Oysa benim istediğim şey, gerçekten “uçmak”tı.
              Klasik müziğin içinde bulunan kişiler dışında pek bilinmez; o dönemde Sergei Rachmaninoff’un "2. Piyano Konçertosu” ile tanıştım. Tanışmayı usülen söyledim, aslında o fiil “aşk yaşadım” olacaktı. O ana kadar ruhuma açık ara en çok dokunan eser olmuştu. O esere karşı hissetiklerimi anlatmaya çalışmayacağım, sadece “gerçekten iyi hissettiğimi” söylesem zaten yeterli olacaktır.
              O andan itibaren, zamana yayarak da olsa, ciddi anlamda Rachmaninoff dinledim. Dinledikçe dinledim… Bir klasik müzik hayranı olmuştum onun sayesinde. Bunu ne Bach, ne Mozart, ne de Beethoven tam anlamıyla gerçekleştirebilmişti. Yanlış anlaşılmasın, bu saydığım üç adam da hakkıyla dünyanın gelmiş geçmiş en önemli üç dahi bestecisi olarak bilinir; ki ben üçünden de etkilenmişimdir. Ama, kusura bakmayın, artık benim için dünyanın Rachmaninoff denilince durduğu dönemdeyim. Hiçbir besteci beni Rachmaninoff kadar vur(a)mamıştır, beni her bestesinde kendi dünyasına, acılarına, memleket özlemine, hüznüne alıp götürmemiştir. Adeta bir şiir saklıdır her bestesinde.
             O gün bu gündür, Rachmaninoff benim için doruk noktası konumundadır. Dolayısıyla Rachmaninoff, benim kahramanımdır. Bugün bana Rachmaninoff deseniz, zihnimde size önereceğim bir dolu bestesi bulunur.
            Hayatımın en önemli unsuru müziktir. Hayatımda illa ki değerli hocalarım da oldu ve hepsinin yeri ayrı. Ama bu yazı, bana uzaktan dokunan bir usta içindir. Özet olarak, bugünkü klasik müzik sevgim ve bağlılığım büyük ölçüde Rachmaninoff sayesinde olmuştur. Ustaya selam olsun. Huzur içinde uyu...